18 Şubat 2013 Pazartesi

Kendimden Başkasıyla Konuşmam Yasak!

Birçoğumuz kendi yarattığımız hapishanelerde tutsak kalıyoruz; gerçekten önemi olmayan şeyleri fazlasıyla umursuyoruz ve hayallerimizi unutuyoruz demiş sevgili John C. Parkın. Küçükken o kadar masumduk ki, hayatın tırnaklarını açmış oyunlarını hiç anlamıyorduk. Belki de çevremiz temizdi bize göstermedi hiç. Ya da annelerimiz... Hiç unutmuyorum, o kadar işin gücün arasında -çalışıyordu annem- ev işi, bizim işimiz, derdimiz, derslerimiz hepsi annemin üzerindeydi. Okuma yazmayı terlikler kafama vurula vurula öğretmişti annem. Okulun bir katkısı yoktu o zamanlar. Hayat o kadar masumdu ki, tek acının okuma yazma öğrenme zorluğu olduğunu bilirdik o zamanlar. Böyle kötü insanlarda yoktu hiç sanki.. Vardı tabi ama bize göstermezdi anacığım...
Lise dönemleri daha bir cafcaflıydı. Daha deli dolu, heyecanlı, yeni şeyler öğrenme çabasında ve telefonlarımız vardı o zamanlar. Bin bir yalvarışla annelerimize aldırdığımız telefonlar.. Tabi okullarda yasaktı, ama biz yasakları çiğnemek hoşumuza gittiği için kullanırdık.. Az önce kitap okurken geldi aklıma birden, "brifing" kelimesini görünce birden canlandı gözümde. Lisede hazırlıktık sanırım yanlış hatırlamıyorsam. Çok sevdiğim bir hocam vardı Betül hoca.. Şimdilerde haber alamıyorum ama hala kalbimde yeri başkadır. Brifing odasında bir dersinde film izletiyordu bize. Bende tabi telefonla uğraşıyordum benim gibi çatlak arkadaşım Rabia ile. Oda karanlık film izliyoruz telefonun ışığını gördü tabi Betül hocam. "Hemen o telefonu getiriyorsun" demesiyle kapatıp vermiştim telefonu. Öylesine koymuştu ki bana, telefonun alınması değil Betül hocamın bana kırılması kızması zoruma gitmişti. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak çıkmıştım. Yalvarıyordum bir de telefonu geri alabilmek için. Tabi hocam vermemişti orası da ayrı. Eve geldiğimde hıçkıra hıçkıra tüm gece uyumadan ağlamıştım. O masumane hayatımda tek acı telefonumun elimden alınmasıydı..
Şimdilerde ise kendi yarattığım hapishanede tutsak bir biçimde kendim dışında başkasıyla konuşmak yasak bir şekilde yaşıyorum. O zamanlar annem koruyordu beni dış dünyadaki kötülüklere karşı, şimdi ise tek başıma mücadele verdiğim için hayatta kendim koruyorum kendimi. Böyle kendi yarattığım hapishanede tutsak..
Çünkü herkes sahtekar.. Herkes bir yalan söyleyerek birini tuzağa düşürme çabasında. Hiç anlaşılmıyor değil mi o yalanı söylerken? Hiç..
Öyle zannedin bakalım dostlar. Ben her şeyin farkındayım aslında. Hapishanemin de, solan umutlarımın da, vazgeçtiğim hayallerden de ve siz sahtekar insanlardan da.. Bu yüzdendir konuşmamın yasaklanması. Bu yüzdendir ki kendimi herkesten geri çekmek..

Hep diyorum ya, "alıp başımı gitmek istiyorum" diye.. Nereye diye sorarsanız, o masum olan günlerime.. Lise dönemlerime, ilkokul okuduğum günlere. Haznedar sokaklarındaki çocukluğuma gitmek istiyorum.
Götürebilir misiniz?

Herkesi öpüyorum Allah'ın selameti üzerinize olsun
rojdda