10 Ekim 2011 Pazartesi

Karalamak kolay, peki aynaya bakmak?


Karalamak ne kadar kolaysa, bir insanın aynaya bakması da o kadar zordur. Hani derler ya "adam gibi adam ayrılıkta belli olur" diye. Cidden öyleymiş. Aşk da, dostluk da, sevgi de her şey de herkes ayrılıkta belli olur. İki medeni insan gibi derler ama kimse bu medeniliğe bir türlü uyum sağlayamaz. İki tarafta konuşur durur, artık kaç tarafsa bu bazen 7 8 taraf olabiliyor. Hele ki bazıları yok mu bazıları... Adeta iki insanı düşürmek için fırsat kolluyor. O onun hakkında bir şey söylese de bende gidip yetiştirsem diye. Hemde ışık hızı internet hızıyla. Şu dedikodu kadar kötü bir şey yok cidden. Bir gün karar alsak, gıybet etmeme adına, yalan söylememe ve dedikodu yapmama adına; kesinlikle herkes sus pus olurdu. Konuşcak bir şeyimiz kalmazdı çünkü. İnsanların birbirlerine attıkları laf, söyledikleri sözler. Anlatılmaz yaşanır boyutta. Hayır, şunu anlamıyorum. Kimse dört dörtlük değil ki şu dünyada. Var mı öyle biri yok maalesef. O yüzden bir insanı karalarken, "yalancı, edepsiz, terbiyesiz, rezilliğini herkese anlatan vs" derken, dönüp bir aynaya bakıpta sorgulamıyorlar kendilerini. Acaba biz bunları yapmıyor muyuz diye. Halbuki, en başta yaptıkları şey aslında onları yüzleştiremeyen. Sen tüm bunları yaparken, aslında kendindeki suçu atıyorsun masum insana. Hal böyle olunca acımaktan başka bir çare gelmiyor elinden. 

Ben hiç üzülmüyorum kendi adıma. Çünkü ne ayrıldıktan sonra konuşurum aşkımla ya da dostumla, ne de arkasından atıp tutarım. Soranlara kısaca anlatırım belki sebebini ama nefretle değil, çünkü güzel günlerin hatrı vardı. Ha bir de, nefret herkese duyulacak bir duygu değildir. Nefret ediyorsan hala yollarını ayırmamış, hala onu umursuyorsun demektir. İşte bu yüzden üzülmüyorum. Çünkü beni eleştiren insanların aynaya bakıp benden özür dileyecekleri günleri bekliyorum. Bir umut işte bekliyor ve susuyorum.

Sevgiler

Hiç yorum yok: